Ben hakikatinde tatil yapmak için gitmiştim Bodrum’a. Yoksa başka ne için gider insan? Bir anda kendimi detoks programının ortasında buldum. Çok etkileyiciydi! Bence bu bu baharda bir detoks tatili sınamalısınız!
Geçen yaz hava 30’lu derecelerde… Bodrum’da Türkbükü’nde tatildeydim. Deniz, güneş, kum… Deli dostum Banu, bir anda ”Hadi!” dedi, ”Chi’um’a gidelim…” ”O ne?” ”Detoks merkezi… Çılgın miyim? O sıcakta, gidip bir temizleme merkezinde ne yapacağım? ”Ben sahilde kalayım” dedim.”Yok!” dedi, ”Gel, gidip bakalım… Hem programı göreceğiz yalnızca…” Düştük yollara. Chi’um, Türkbükü’nün göbeğinde, elinle koymuş gibi buluyorsun. Otomobilimizi park edip bahçeden içeri girdik. O kadar ferah ve huzur verici bir havası var ki kendimi bir an, Uzakdoğu’da, zen felsefesini hücrelerime kadar sezdiğim bir filmin içine ışınlanmış gibi hissediyorum.

7 gün bir lokma dahi yenmiyor mu?
Bizi juice-bar’da ağırlıyorlar. Çevrede sohbet eden detoks progamında insanlar var… Bir tanesi, değişiğine ”Benim dördüncü günüm diyor… Sizin?” Öteki yanıt veriyor, ”Bugün bitiyor, yedinci gün. Yedi gündür ağzıma bir lokma birşey koymadım, ama hala içimden birşeyler çıkıyor, inanamıyorum. ”Banu’ya afallamış gözlerle ”Yedi gündür ağzına birşey koymamış!” diyorum. Beklediğimiz şahıs geliyor sonra: Gül Kaynak. Gül Hanım, Chium’un idareyicisi. Genç, tatlı, hoş bir kadın. Bize detoksu, verimlerini anlatıyor. Chi’um’da yapılan detoks; beden, akıl ve ruhun temizlemesi üzerine heyeti. Beden detoksu; iç uzuvların ehemmiyetli miktarda lüzum dinlediği dinlenmeyi sağlıyormuş. Bedenimizde doğduğumuz andan itibaren yediğimiz şeylerin atıkları birikiyormuş. Başka Bir Deyişle toksik atıklar! Bedenimizdeki en büyük tahriş kaynağı. İlaçlar, hormonlar, antibiyotikler, işlenmiş besinler, hava lekeliliği… Tam bunlar bedenimizde birikiyor ve kan dolaşımı yoluyla aralıksız vücudumuza nüfuz ederek, beden yağlarımızda ve bedenimizin değişik kısımlarında depolanıyormuş. Derken safranın yağları indirmesi güçleşiyor. Sonrası malum: Ne yersen ye, kilo alıyorsun!
Nebat ve sebze suları tok tutuyor
Ben, yedi gün açlığa nasıl direnildiğini soruyorum. Detoksun son gününde olan bir kadın, aldığı tüm nebatsal karışımlar ve sebze suları sayesinde açlığın farkına dahi varmadığını söylüyor. Ne yazık ki, Gül Hanım’ın anlattıkları burada bitmiyor, bedene yaptıklarımızın neticesinde, böbreklerin nasıl miskinleştiğinden, kanın asidikleştiğinden de bahsediyor. Bu da vücudumuzun kimyasını, bağışıklık sistemini ve en ehemmiyetlisi ruh halimizi etkiliyor. Cilt soluyor, buruşukluklar oluşuyor, grileşmeler görülüyor. Atıklar olağanüstü! Gül Hanım, bunları anlatırken bir yandan da bize detoks kitaplarından resimler göstermeye başlıyor. Detoks sürecinde, insanların içinden dışkı olarak atılan plakların fotoğraflarını görüyoruz. Şok oluyorum; İğrenç! Kapkara, kayış gibi, sümük kaplı, yılan biçiminde şeyler… Gül Hanım, bunların ellendiği zamansert, diri, kayış gibi olduğunu, senelerce içimizde kaldıklarını anlatıyor. Hatta bir kadından çıkan bu atıklar araştırıldığında, içinde boya kalemlerinin parçalarını buluyorlar. Kadının çocukken yediği boya kalemleri detoks neticesinde bedeninden atılıyor. Takribî 40 yıldır bedeninde duran pislikler!
Elele