Burun pek çok işlevi ve anlamı olan bir uzuvdur. Bu surattan, burnundan rahatsızlığı olan hastaların ameliyat olmadan evvel dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekir. Türkiye’de yapılan estetik işlemlerde burun estetiği ameliyatları ön sıralarda yer alıyor. Bu ameliyatların nasıl yapıldığını muhtemelen pek çoğunuz biliyorsunuzdur veya burun ameliyatı geçirmiş kişilerdeki değişimi ve neticelerinin nasıl olduğunu kesinlikle görmüşsünüzdür. Ben […]
Burun pek çok işlevi ve anlamı olan bir uzuvdur. Bu surattan, burnundan rahatsızlığı olan hastaların ameliyat olmadan evvel dikkatli bir biçimde incelenmesi gerekir.
Türkiye’de yapılan estetik işlemlerde burun estetiği ameliyatları ön sıralarda yer alıyor. Bu ameliyatların nasıl yapıldığını muhtemelen pek çoğunuz biliyorsunuzdur veya burun ameliyatı geçirmiş kişilerdeki değişimi ve neticelerinin nasıl olduğunu kesinlikle görmüşsünüzdür. Ben bu yazımda burun hakkında bilinmeyen veya idrak edilemeyen diğer önemli hususlara değinmek istiyorum.
Burun insan bedeninin en tuhaf uzuvlarından biridir. Zira sırtı önde, tepesi altta, kökü yukarıyada ve kanatları alttadır. Aldığımız havanın ısınmasını sağlayan, onu tozlardan temizleten ilk duraktır. Bayanlar östrojen hormonlarından dolayı erkeklerden daha iyi koku alırlar. Bayanların ovülasyon yumurta yaradılışı zamanında, yani östrojen düzeylerinin azami olduğu zamanda koku alma hassasiyeti çok daha çoğalır. İnsanların 4 bin kokuyu ayırt etme kabiliyetleri vardır.
Burnun aynı zamanda ruh dünyasının bir semboli olduğunu tarihçi filozof Johann Gottfried Seume yazmıştır. Dahlke ise psikosomatikle ilgili el kitabında burnun simgelediklerini şöyle tarif ediyor: “Hükmetmek, şeref, efor, seksüalite.” Bornemann isimli sosyolog 1991’de, bir kitabında burnun erkekte “iktidar” işareti olarak anlaşıldığını, bundan dolayı cemiyette burun büyüklüğünün veya ufaklığının penis ile orantılı görüldüğünü, burada kastedilenin gerçeğinde cinsel arzu ve eforla ilişkisi olduğunu yazdı. Johan Caspar Laveter isimli sosyolog ve psikolog burnun yalnızca soluk almak, koku almak gibi işlevleri gören bir uzuv olmadığını, onun ayrıca cinsel eforu yansıttığını ve bir simge olduğunu belirtti.
Geçmişe bakıp burnun seksüalite ile ilişkisini göz önüne alacak olursak, onun üzücü kaderine de şahit oluruz. Asırlar evvel I. Friedrich tecavüz edenlerin, evlilik dışı ilişki kuranların burnunu kestirmişti.
Hiçbir uzuv günlük konuşma diline burun kadar girmemiştir
Şayet anlamlı bakılacak olunursa sifilis hastalığının bulaşma şekli cinsel ilişki ile bu hastalığa yakalananlardaki burun dokusu lezyonu ve kaybı arasındaki psikodinamiği göz arkasını etmek olası değildir.
Edmond Rostand komedisinde Cyrano de Bergerac’ı çirkin ve koca burunlu ama iyi yürekli bir figür olarak göstermiştir. Collodi’nin palavra söyledikçe burnu gelişen Pinokyo masalını ise hepimiz biliriz.
Çirkin görünümlü bir burun edebiyatta ve resim sanatında sıklıkla kullanılan bir motiftir. Hiçbir uzuv burun kadar günlük konuşmada mecazi olarak kullanılmamıştır: Burnu bir karış havada, burnu gelişti, burnundan hiç kıl aldırmıyor, hık demiş burnundan düşmüş, burnunu her yere sokuyor, burnunun ucunu görememek…
“Fobi ve hiddet duygusunun yansıması cinsel uzuvlaradır ve bu organlardaki problem olarak idrak edilir. Bu yansıma şayet cinsel uzuvlara olmazsa, bu takdirde onun simgeik karakterlerine yönelir, tıpkı burun gibi.” Bunu Roth 1959 senesinde “The Face-Genital Equvation” isimli kitabında yazmıştır.
Burnun genel anlamından da anlaşıldığı gibi kimi zaman ruhsal şikayetleri olan hastalarda psikolojik bozuklukların yansıması burunda gerçekleşir ve hasta burnunda mesele olduğunu düşünür. Psikozları tedavi edilmemiş veya tanınamamış bir hastaya yapılan burun ameliyatının hasta ve cerrah açısından çok kasvet verici problemlere yol açabileceği aşikardır.
Tam bunları dikkatle göz önüne aldığımızda burnun bir sürü fonksiyonunun ve anlamının olduğunu görüyoruz. Böyle önemli bir uzvundan rahatsızlığı olan hastaları, ameliyat etmeden evvel çok daha dikkatle incelememiz gerekiyor.
Zaferli bir burun estetiği ameliyatı sonrasında hasta özgüven kazanır
Burun estetik görünüm bakımından çok dikkat sürükleyen bir uzuvdur. Travmatik veya doğumsal burun şekilsizlikleri hep dikkat sürükler ve çoğu zaman kişi etraftan kırıcı, gücendirici veya alaycı tavırlarla karşılaşır. Bundan dolayı da bu psikolojik baskıya yalnızca çok dengeli şahsiyet ve ruh hali olan kimseler katlanabilir. Bilhassa 25 yaşına kadar olan, sosyal hayatı henüz bütün oturmamış kişilerde burnun şeklini ve formunu değiştirme arzusu sosyal kabullenme açısından çok daha yüksektir. Bu yaş hududu atlatıldıktan sonra işi ve ailevi hayatın getirdiği güven ve denge kişiyi burun probleminden uzaklaştırır. Bu psikolojik baskı bu düzeyden sonra da hâlâ devam ediyorsa kişi o zaman plastik cerrahi yoluyla çözüm aramayı denemelidir.
Şayet bir burnun düzeltilmesi için ameliyat kararı doğru verildiyse ve ameliyat teknik açıdan kaidelere uygun olarak yapıldıysa neticenin getireceği pozitif psikolojik etki tam estetik ameliyatlar içinde en etkin olanıdır. Zaferli bir burun ameliyatından sonra hastanın kendine güveni gelir ve bunun böyle olmasına da donakalmamak gerekir. Zira burun bütün suratın ortasındadır, görmemek imkansızdır.