• DOLAR
    %0,16
  • EURO
    %-0,03
  • ALTIN
    %-0,66
  • BIST
    %-0,77
Cansel Yeni’nin estetik hakkında röportajı

Cansel Yeni’nin estetik hakkında röportajı

Madam Figaro mecmuası Kasım sayısında Kardiyolojide uzmanlaşmasına karşın kariyerini tıbbın en hoşlandığı alanı olan medikal estetikte devam ettiren Cansel Yeni ’ye yer verilmiş. Hoşluk kavramını açıklama biçimini hoşlandığım ve cilt bakımı hakkında ehemmiyetli bilgiler verdiği için görüşmesinin bir kısmını sizinle paylaşmak istedim:Madam Figaro: Muayenehaneye gelen kadın ve erkekler nasıl bir psikolojik gidişatta oluyorlar?Cansel Yeni: Kadın […]

Madam Figaro mecmuası Kasım sayısında Kardiyolojide uzmanlaşmasına karşın kariyerini tıbbın en hoşlandığı alanı olan medikal estetikte devam ettiren Cansel Yeni ’ye yer verilmiş. Hoşluk kavramını açıklama biçimini hoşlandığım ve cilt bakımı hakkında ehemmiyetli bilgiler verdiği için görüşmesinin bir kısmını sizinle paylaşmak istedim:
Madam Figaro: Muayenehaneye gelen kadın ve erkekler nasıl bir psikolojik gidişatta oluyorlar?
Cansel Yeni: Kadın ya da erkek kapıdan giriyor, morali bozuk, kendinden memnun değil, kendiyle barışmaya ihtiyacı var. Cildinin daha pak, daha parlak olduğunu, buruşukluklarının azıcık daha eksildiğini gördüğünde bu o şahıs için bir cins terapidir. Bir Hayli kadın aynaya baktığında kendini genç görmek istiyor. Bu makûs ya da karalanacak bir şey değil. Bir caddeden geçtiğinizde şayet o cadde bakımlı ve güzelse bayılıyorsunuz ama bakımsız bir caddeyse, isterse şehrin en hoş yerinde olsun bir daha o caddeden geçmek istemiyorsunuz.
M.F. : Ama hep 30 yaşında görünemeyiz. Genç görünme tutkusunun da bir hududu olması gerekmez mi?
C.Y. : Bu patolojik bir gidişat. Bundan biz de korkuyoruz. Bazen duyarsınız: Filanca şahıs gençlik hastalığına yakalanmış diye… Bu gidişatlarda tehlike altında olan bireyler reelinde hekimler. Böyle bir hasta geliyor ve devamlı onu daha genç göstermenizi bekliyor. Artık isteklerini yapmadığınız ya da yapamadığınız zaman sizden daha makûssu yok. Bu grup hasta bizim en korktuğumuz ve uzak durmaya çalıştığımız hasta grubu. Hoşluk ve gençlik ebediye kadar devam etmiyor. İnsanın bir müddet sonra kendini zamana vazgeçmesi gerekiyor.
M.F. : Gelen her hastayı kabul ediyor musunuz?
C.Y. : Hasta mevzusunda çok seçiciyim. Herkese her şey yapılmaz. Hoşluk o kadar kolay alışılan bir şey ki… Benim işim gelen hastanın dış görüntüsünü düzenlemek. Ama bunu hastanın kendisi için yapıyorum. O mutlu olsun diye. Yoksa etrafı ya da eşi için kendini değiştirmek, genç görünmek isteyen hastalarıma, karşı tarafın bu metamorfoza kısa vakitte alışacağını ve artık bunun bir anlamı kalmayacağını anlatıyorum. İnsanları etkilemek için hoşluktan çok karakter ehemmiyetli. Siz estetik yaptırıp, hoşlaşıp tam gün konutta oturuyorsanız, alışveriş yapmaktan başka bir uğraşınız yoksa karşı tarafı etkilemeniz çok güç. Tabii ki kendinizi bırakmayacaksınız, fiziğinizle, kendinizle ilgileneceksiniz. Yoksa kendinize olan saygınızı kaybedersiniz ama her şeyin dış hoşluğa bağlı olduğunu da düşünmemek gerekiyor.
M.F. : Cildimizin genç ve nitelikli kalmasını sağlamak için neler yapmamız gerekiyor?
C.Y. :Pak ve sıhhatli cilt hoşluğun en temel unsurudur. Bana gelen hastaların güneşe çıkması yasak. İnsanlar hep yanık derinin daha güzel göründüğünü düşünürler. Oysa bu doğru değil. Tarih boyunca hoşluğu ortaya çıkaran beyaz deri rengi kabul edilmiş. Yanık deri reelinde cilt isyanıdır. Cilt o kadar çok bağırıyor ki beni kurtarın diye, alttaki pigmentlerini kendini gözetmek için dışarıya yolluyor. O pigmentler dışarıya çıktıkça nedense insanlar hoş olduklarını düşünüp seviniyorlar. Elbette ilk bronzlaşma anında cilt gerilir, parlar zira cildimiz ödem toplamıştır. Sonra ciltte yavaş yavaş ince buruşukluklar ortaya çıkar. Bir insan cildini bozmuşsa onu düzenlemek çok güç. Tabii ki her insanın birkaç tane kiri olabilir ama vahim bir güneş yanığı ve her yeri kirler içindeki bir cildi düzenlemek çok güç.
M.F. : Cilt sıhhatini gözetmede yaşam kumpası ve uyku kumpası ne kadar ehemmiyetli?
C. Y. : Karanlık odada nitelikli bir uyku büyüme hormonu salgılanmasını sağlıyor. Her gün 10 saat uyurum. Cumartesi öğleden sonra eve giderim ve pazartesi sabahına kadar konutta meyve yerim. Böylece bir cins detoks yapmış oluyorum. Spor da çok ehemmiyetli. Özellikle menopoz çağına gelen kadınların kemik yapılarının düzgün olmasında pilatesin büyük yararı var.
M.F. : Cilde dışarıdan nasıl bir bakım uygulamak gerekir?
C.Y. : Bir hekim olarak cilde 20 – 30 değişik ürün sürülmesine karşıyım. Hastalarıma tek bir ıslatıcı kullanmalarını öneriyorum. Bu ıslatıcıda şahısye özel, cildin neye ihtiyacı varsa ona göre seçilmiş olmalı. Kozmetik sektörünün çok içinde biri olarak göz, dudak, boyun için ayrı, gece gündüz için ayrı kremlerin kullanılmasını yanlış buluyorum. Nezaret azıcık duyarlı bir bölgedir, çok yağlı krem kullanılamaz. Ama aynı şey tüm cilt için de lüzumlu. Cilt için yağ değil nem ehemmiyetli. Yağ dediğimiz şer parafindir ve bu da cildin gözeneklerini kapatır. Nem cilde bir bariyer oluşturur ve bu bariyer cildin dış etkenlerden korunmasını sağlar. Dışarıdan verilen nemin cilde öyle aman aman bir katkısı olmaz. Ehemmiyetli olan bol su içerek cildin ihtiyacı olan nemin içeriden sağlanmaktır.
M.F. : “Şu kremi sürdüm göz çevremdeki buruşukluklarım açıldı” derler bu muhtemel müdür?
C.Y. : Bunun bir anlamı yok. Krem buruşuklukları kalemtıraş kadar cildin alt katmanlarına işliyorsa birliktesi tozu ve lekeyi de götürüyordur. Cilt o kadar kendini koruyan bir uzuv ki dört ayrı katmandan oluşuyor. En üstteki katman ölü katmandır. Bu ölü tabakaya krem sürmek yalnızca cildin daha parlak olmasını sağlar. Yoksa cildin yapısını etkileyemez. Çok yağlı bir krem kullanırsanız, bu katmandaki gözenekler kapanır ve cilt kendi yağını dışarı cetmez ve iltihaplı sivilceler oluşur.
M.F. : Cildi paklerken nelere dikkat etmek gerekir?
C.Y. : Cildin kendi PH ’sı var. Gün içinde cildiniz bazen yağlanır. Burada cilt PH balansının bozulduğunu fark eder ve yağlanarak bu dengeyi geri sağlar. Cilt kendine has bir asit – baz balansından oluşuyor ve bu denge bakterilerin yaradılışını maniler. Cildinizi basmakalıp el sabunlarıyla yıkadığınızda bu dengeyi bozarsınız. Bu denge bozulursa cildin bir kısmı kurumaya başlarken T bölgesi dediğimiz alın, çene ve burun da yağlanmaya başlar. Bunun sebebi cildin kuruyan alanları kendiliğindene nemlendirmeye çalışmasıdır. Bu sebeple sabah uyandığınızda burnunuzdaki yağı tüm cildinize yayın ve cildinizi sonra yıkayın. Bu sizin natürel ıslatıcınızdır. Biz bozmadığımız takdirde cilt kendi kendini düzenleyecek yetenektedir.
M.F. : Botoks gerçekten mucize bir buluş mu?
C.Y. : Botoks kendi başına bir operasyon. Yaptığım ve gördüğüm hastalara baktığımda botoksun en kolay erişilebilir güzeliği sağladığını görüyorum. Zira botoksta reelinde hiçbir şeyi değiştirmiyoruz, yüzün natürel biçimini bozmuyoruz. Aynı kalıyorsunuz ama daha genç görünüyorsunuz. Ehemmiyetli olan botoksun doğru uygulanması. Cildin elastikliğini gözetmek gerekiyor. Fazla uygulatıp cildi gereğinden fazla gererseniz o zaman yapay durur. Botoks ile üç ay sonra daha önceki halinize dönersiniz. Doğru ellerde botoks yalnızca buruşuklukların arasını açmak için kullanılır, yoksa bir mimiği değiştirmek için değil.

Sosyal Medyada Paylaşın:

BİRDE BUNLARA BAKIN

Düşüncelerinizi bizimle paylaşırmısınız ?